Growmach is part of the Informa Markets Division of Informa PLC

Informa
Informa

Temmuz Ayı Konuğu : Doç. Dr. Cihat Yıldız

TARIM MAKİNALARI MÜTEAHHİTLİĞİ

Bitkisel ve hayvansal üretimde insan kas gücü veya hayvan çeki gücü kullanılarak yapılan çeşitli tarımsal işlerin, modern tarım alet ve makinalarıyla yapılması, bu alet ve makinaların tasarımı, üretimi, onarımı ve etkin bir şekilde kullanımını içeren üretim tekniğine tarımsal mekanizasyon denir. Tarımsal mekanizasyon birim zamanda yapılan işlerin miktarını artırdığı gibi, yapılan işlerin de standart bir kalitede yapılmasını sağlamaktadır. Bu nedenle tarımsal mekanizasyon günümüzde, bitkisel ve hayvansal üretimin vazgeçilmez bir üretim girdisi durumundadır.

Yapılan hesaplamalara göre tarımsal mekanizasyonun girdi maliyeti olarak Türkiye tarımındaki payı %40 düzeyindedir. Diğer tüm girdiler (arazi, tohum, enerji, gübre, sulama, işçilik vs) içerisinde bu kadar yüksek bir girdi oranına sahip olan tarımsal mekanizasyon, ancak bilinçli bir yatırım ve işletmecilik ile amacına hizmet edebilir. Aksi takdirde bu kadar yüksek bir girdi maliyeti, yeterince değerlendirilemez ise, atıl mekanizasyon kapasitesinin ortaya çıkması kaçınılmaz olur. Ülkemizde ortalama işletme büyüklüğünün 70 dekar civarında olması ve tarımsal işletmelerin %80’nin de arazi varlığının 70 dekarın altında olduğu göz önünde bulundurulduğunda, tarımsal mekanizasyon planlamasının bilinçli bir şekilde yapılmasının ne derede önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. 

 

Ortalama işletme büyüklüğünün küçük olması, bu işletmelerin tarımsal mekanizasyon yatırımı için yeterli sermaye bulmalarını zorlaştırdığı gibi, büyük maddi zorluklarla alınan tarım alet makinalarının da yeterince etkin şekilde kullanılmasını mümkün kılmamaktadır. Bu nedenle ortalama işletme büyüklüğünün küçük olduğu ülke veya bölgelerde, ortak makine kullanımı en rasyonel çözüm olarak görülmektedir. 

Tarım alet ve makinalarından faydalanmanın temel iki yöntemi vardır. Birincisi şahsi mülkiyet, ikincisi ise ortak makine kullanımı yöntemidir. Özellikle arazi varlığı yüksek, sermayesi güçlü ve sahip olacağı alet ve makinaları yıl içerisinde etkin bir şekilde kullanabilecek işletmelerin şahsi mülkiyete yönelirken, bu şartları sağlamayan işletmelerin ortak makine kullanımına yönelmeleri daha gerçekçi bir çözüm olarak değerlendirilmektedir.

Tarımda ortak makine kullanımının özellikle küçük işletmeler için ekonomik anlamda bir fayda sağlayacağı tartışmasız bir gerçektir. Ancak ortak makine kullanımının ekonomiklik boyutundan ziyade, sosyal ve kültürel boyutu daha ön plana çıkmaktadır. Makinaların kimin sorumluluğunda olacağı, kimin kullanacağı, hangi sıra ile kullanılacağı, arıza durumunda arızayı kimin yaptıracağı gibi maddi konulardan ziyade, sosyal ve kültürel konular bu ortaklıkta daha belirleyeceği olmaktadır. İşletme sahipleri ortak olsa bile, genellikle makinanın kendi sorumluluğunda olmasını, makinanın kendisi veya bir operatör tarafından kullanılmasını, iş yapılırken önce kendi işinin sonra diğer ortakların işinin yapılması gibi bir sıralama yapmayı ve arıza durumunda da arızayı yaptıranın gidermesi gerektiği konularında bir düşünce yapısına sahiptirler.

İşletme sahiplerinin ortak makine kullanımında bu düşünce yapısını en iyi karşılayan ortak makine kullanım modeli makine müteahhitliğidir. Özellikle ilk satın alma bedeli yüksek olan, yaptığı tarımsal iş nedeniyle yıllık kullanım süresi kısıtlı olan, kullanımı özel bilgi ve beceri gerektiren, kendi yürür makinalar ile (biçerdöver, silaj makinası, pamuk hasat makinası, ilaçlama makinası vs) arazi yetersizliği nedeniyle yapılacak tüm tarımsal işlerde (toprak işleme, ekim, bakım, hasat, harman, ürün işleme vs) makine müteahhitliği yöntemi ile hizmet alınması, hem makine sahibi için, hem de hizmet alan taraf için ekonomik olmanın yanı sıra, yukarıda belirtilen sosyal ve kültürel endişeleri de karşılayan bir model olarak karşımıza çıkmaktadır.

 


 

Makine müteahhitliği modeli, ülkemizde uzun yıllardır özellikle biçerdöver işletmeciliğinde başarıyla uygulanan bir yöntemdir. Bu yöntemde aslında makine üzerinde bir ortaklık söz konusu olmayıp, ticari bir faaliyet esastır. Yeterli sermayeye sahip işletmeler veya müteşebbisler, ticari bir yatırım yaparak, yapacağı tarımsal faaliyete uygun bir makine parkı oluşturmaktadır. Örneğin biçerdöver işletmeciliğinde, en az 1 biçerdöver, 2 traktör, 2 saman taşıma römorkundan oluşan makine parkına yatırım yapan işletme sahibi veya müteşebbis, aynı zamanda bu makine parkının işinde uzmanlaşmış operatörler tarafından kullanılmasından, makine parkının bakımlı olmasından, arıza durumunda arızanın giderilmesinden sorumludur. Görüldüğü üzere makine parkının oluşturulması, bakımlı tutulması ve arıza durumunda arızanın giderilmesi, hizmet verenin (yatırımcının) sorumluluğundadır. Hizmet alan çiftçiler ise miktar (ton, depo, römork vs) alan (dekar) veya zaman esaslı olarak (saat, gün, ay, sezon vs) aldığı hizmetin bedelini, hizmet verene ödeyerek bu makine parkından yararlanmaktadır. Makinaların ilk yatırım sermayesi, kullanacak operatörlerin temini,  makinaların bakımlı olması ve arıza durumunda arızanın giderilmesi hizmet alanın sorumluluğunda değildir.

 

Makine müteahhitliği modeli karşılıklı fayda esası üzerine kurulmuştur. Yatırımcı hizmet vererek ücret almakta, aldığı ücret ile yatırımını faydaya dönüştürmektedir. Hizmet alan ise yeni bir yatırıma girmeden, sadece aldığı hizmetin bedelini ödeyerek tarımsal işlerini yürütmektedir. Bu nedenle makine müteahhitliği modeli, sahada diğer ortak makine kullanım modellerine göre (komşu yardımlaşması, makine ortaklığı, makine kooperatifleri, makine parkları, makine birlikleri vb.) daha sürdürülebilir ve ülkemiz insanının sosyal, kültürel ve ekonomik yapısına daha uygun bir model olarak görülmektedir.

Biçerdöver işletmeciliğindeki başarılı uygulama farklı tarımsal işler içinde model oluşturmaya başlamıştır. Özellikle ilk satın alma fiyatı yüksek, yaptığı tarımsal fonksiyonu kısıtlı, kullanımı uzmanlık veya ekip gerektiren genellikle kendi yürür makinalar ile yapılan silaj hasadı, taşınması ve paketlemesi, pamuk hasadı, taşınması, balyalanması, şekerpancarı hasadı, yüklenmesi ve taşınması, kendi yürür ilaçlama makinalarıyla ilaçlama yapılması gibi tarımsal işlerde makine müteahhitliğine olan ilgi her geçen yıl artmaktadır. Bu tarz tarımsal üretimin belirli bir aşamasında makine müteahhitlerinden hizmet alma uygulamasının yanı sıra, bazı bölgelerde makine parkı yeterli olan makine müteahhitleri, tarımsal işleri toprak işlemeden-ekime, bakımdan-sulamaya, hasattan-taşımaya kadar paket iş olarak almakta, böylece hizmet veren ile hizmet alan arasında karşılıklı fayda esasına dayanan bir işbirliği yürütülmektedir.

 

Yukarıda olumlu yönleri anlatılan makine müteahhitliğinin, bünyesinde barındırdığı bazı risklerden de bahsetmemiz kaçınılmazdır. Özellikle makine müteahhidi sayısının (hizmet verenin) az olduğu yerlerde tekelleşme olması en büyük risktir. Böyle durumlarda hizmet veren az, hizmet talep eden fazla olacağı için, yapılan hizmetin fiyatı artabilmektedir. Yani makine müteahhidi fiyat artırımına gidebilmektedir. Veya iş seçmekte, kolay, yakın, büyük işleri seçerek, diğer kendisi için dezavantajlı gördüğü işleri yapmaktan imtina etmektedir. Bir başka risk ise makine parkının yetersiz oluşudur. Hizmet veren makine müteahhidi ve hizmet talep eden çiftçi tüm şartlarda mutabık kalsa bile, makine parkının yetersiz olması durumunda, işlerin zamanında yapılamaması veya bitirilememesi ciddi sorunlara neden olmaktadır. Bu nedenle makine müteahhitliği modelinin hizmet alan açısından başarılıyla uygulanabilmesi için, yörede yeterli sayıda makine müteahhidi ve yeterli makine parkının bulunması elzemdir.

 

 

Hizmet veren taraf olan makine müteahhidi için en büyük risk, yaptığı işin bedelini mutabık kalınan zamanda ve tam olarak alamamaktır. Yapılan tarımsal işlerin hemen tamamında hizmet bedeli, iş bitiminde peşin olarak veya belirli bir ödeme takviminde yapılmaktadır. Ön ödeme, kaparo, avans gibi ödeme yöntemleri pek çok tarımsal işte ya hiç yapılmamakta, ya da yapılan ödeme miktarı toplam hizmet bedeli içinde çok düşük kalmaktadır. Bu nedenle hizmet alanın aldığı hizmetin bedelini zamanında ödememesi, makine müteahhitleri açısından en büyük risktir. Bu istenmeyen durumun olmaması için mutlaka iş başlangıcında yazılı sözleşme yapılması, işin miktarı, birim fiyatı ve ödeme koşullarının mutlaka bir yazılı metne bağlanması, metnin hizmet alan ve veren tarafından imzalanması ileride yaşanması muhtemel bu sorunun önüne geçmek için alınacak en önemli tedbir olarak görülmektedir.

Tarımsal girdiler arasında önemli paya karşılık gelen tarımsal mekanizasyon girdi maliyetini düşürmek ve bu pahalı maliyete yatırım yapan işletmelerin veya müteşebbislerin yatırdıkları sermayeyi faydaya dönüştürmek açısından, ülkemizde sürdürülebilir bir şekilde uygulanan makine müteahhitliği modelinin olumlu yönleri ve bünyesinde barındırdığı bazı riskler yukarıda belirtilmiştir. Bu riskleri minimize etmek veya bu modelden beklenen faydayı maksimum kılmak, hizmet veren ve hizmet alan tarafların karşılıklı iyi niyetleri ve kuralları baştan belirlenmiş yazılı sözleşmeleri ile daha da geliştirilerek başarıyla sürdürülebilir.   

 


ÖZGEÇMİŞ

Doç. Dr. Cihat YILDIZ lisans öğrenimini Atatürk üniversitesinde tamamlamıştır. Tarımda ortak makine kullanımı konusunda yüksek lisans, silaj mekanizasyonu konusunda doktora yapmıştır. İsrail Volcani Center’da, ABD University of Delaware’de bilimsel araştırma projelerinde görev almıştır. Silaj mekanizasyonu, tarım makinaları işletmeciliği ve kırsal kalkınma konularında bilimsel araştırma projeleri ve uygulama projelerinde yürütücülük yapmıştır. Dr. Yıldız halen Atatürk Üniversitesindeki görevine devam etmektedir.